Geçtiğimiz yıl benden bir kuşak büyük arkadaşların bir araya geldiği bir toplantı esnasında tanıştım onunla. İlk görüşte aşk bu olmalıydı; denizle ,martılarla,hasretle,umutla giyinmiş güzele oracıkta tutulmuştum.
Elinde mikrofonla yaşını almış bir beyefendinin ağzından salonun orta yerinde arz-ı endam etmişti kendileri...
Martılar:Martılar ah eder, çırparlar kanat
Deryalar açılır, kat kat...
Gayri beklemeye kalmadı tâkat
Görünsün karşıdan İstanbul şehri...
Dalgalar yar beller, kopar kıyamet!
Deryayı kan eder, kan eder hasret
Gayri beklemeye kalmadı tâkat,
Görünsün karşıdan İstanbul şehri’
O günden sonra peşine düştüm bu sevgilinin. Hazin bir hikayesi var.

Muhsin Ertuğrul 1930 yıllarında bir film çekimi için kolları sıvar. Adı ‘Mineli Kuş’ olacak bu eserin şarkı sözlerini Mümtaz Osman yazar.
Mümtaz Osman, Muhsin Ertuğrul’un yönettiği "Cici Berber", "Fena Yol", "Karım Beni Aldatırsa", "Naşit Dolandırıcı", "Söz Bir Allah Bir", "Aysel Bataklı Damın Kızı", "Leblebici Horhor Ağa", "Milyon Avcıları" filmlerinin de senaryolarını yazmıştır. "Düğün Gecesi" (1933) ve "Güneşe Doğru" (1937) filmlerini ise yazdığı gibi yönetmiştir. Ayrıca 1932'de Kafatası, ardından Bir Ölü Evi, Unutulan Adam adlı oyunları Şehir Tiyatrosu'nda sahnelenmiştir.
Ekrem ve Cemal Reşit Rey’in meydana getirdiği çoğu opereti yine Mümtaz Osman yazacaktır.
Mümtaz Osman’ın bir değil birden çok ismi bulunmaktadır. Orhan Selim, Adsız Yazıcı, Ahmet Cevat, Ahmet Oğuz Saruhan, Ben, Bendeniz, Ercüment Er, Fıkracı, İbrahim Sabri, İhsan Koza, İmzasız Adam, Kartal, H. İhsan, Mazhar Lütfi, Osman Cemal, Sarı Murat, Süleyman Sabur Ran bildiklerimiz.Şu son Ran soyadı kendisini ele veriyor değil mi?
Evet bu güzel eserlere damgasını vuran isim NAZIM HİKMET ‘ten başkası değildir. Cücelerin vatandaşlığa alınıp, alınmayacağını tartıştığı dev , Nazım usta…
Kendisi belki maddi açıdan destek olsun diye yazmış bu eserleri,ancak yine de sanatçı kişiliğinden hiçbir taviz vermemiştir. Martılar ve Kanatları Gümüşten Yavru Bir Kuş bunun en güzel örneklerinden.
Mineli Kuş filmi için hazırlanan bu şarkıların bestesi Tanburi Cemil Bey’in oğlu Mesut Cemil’e ait.Cemil Bey’in İstanbul Radyosu’nun kurucusu olmasının yanında, radyoculuk mesleğinin her alanında, spikerlik(kendisi türküleri radyodan anons eden ilk spikerdir), programcılık, müzik yayınları şefliği, Ankara ve İstanbul radyoları müdürlüğü, baş müşavirlik görevlerini üstlenirken, oda orkestrası viyolonselcisi ve tamburî olarak da yayınlara katılmıştır.Çok yönlü becerilere sahip,değerli bir müzisyenimizdir.
Bu iki güçlü isime yirminci yüzyıl Türk Müziği’nin en güçlü sanatçılarından biri olan Münir Nurettin Selçuk’ta katılınca eşsiz eser ortaya çıkmıştır.
Kanatları Gümüş Yavru / Martılar Ah Eder ‘Sahibinin Sesinden Plak’ tarafından 1933’te kaydedilecek ve taş plak olarak piyasaya sürülecektir.

Ancak beklenmedik bir olay olur, çekimlerin devam ettiği sırada Nazım Harp Okulu olaylarından tutuklanır, komünistlikten 28 yıl hapse mahkum olur. Film çekimleri duracak ve Mineli Kuş’un çekilen kısmı karanlıkta kalarak tarihe gömülecektir.
Ancak taş plak büyük beğeni kazanır, radyolarda yayınlanır, ta ki 12 Mart Cuntası 1971 yılında iktidara el koyana kadar.
Tüm askeri diktatörlüklerde olduğu gibi toplumda ‘muhalif olanlar’ ciddi bir baskıya mahrum tutulacaktır. O zamanların ‘moda’ muhalifleri komünistler olarak görülmektedir. Nazım Hikmet’in sözlerini yazdığı bu güzelim eserler de ‘milli refleks’ten nasibini alacak TRT’de sergilenmeleri yasaklanacaktır.1990’lı yılların ortalarına kadar ortalıkta görünmez bu parçalar. Ve hala birçok insan tarafından bilinmemektedir.
Üç güçlü isimle demlenmiş bu şarkıları dinlerken sizde kendinizi deniz kokusunda bir sevdanın içinde hissedebilirsiniz. Ben hala kendime gelemedim.
Kanatları Gümüş Yavru:
Kanatları gümüş yavru bir kuş
Gemimizin direğine konmuş.
Dağlara çıkma hey Karadeniz
Yavrudur yârim uçamaz bensiz.
Bir yârim var bu yavru kuş gibi
Yârim yüreğime konmuş gibi.
Dağlara çıkma hey Karadeniz
Yavrudur yârim uçamaz bensiz.
Murat Meriç ve Murat Bardakçı ’ya bu konuda yazdıkları bilgilendirici yazılar için teşekkür borçluyuz.