Mari Boine hakkında konuşabilmek için öncelikle ren geyikleri ,kar baykuşlarıyla tundraların sert ikliminde binlerce yıldır yaşayan o halkı tanımak gerekiyor ,Samileri.
Samiler ,Norveç’in kuzeybatısının alt kıyılarından İsveç’in üst kısımlarına kadar ulaşan Kuzey Finlandiya ,Kuzeybatı Rusya’nın Kola yarımadasını da içine alan kutup dairesinde yaşıyorlar. Şu an 75-100 bin arasında bir sayıya sahip oldukları tahmin ediliyor. Fin-Ural-Altay dil grubuna bağlı bir dili konuşuyorlar.
Lapon kelimesiyle de tanımlanıyorlar ancak bunu kabul etmiyorlar.Bu kelime arkaik Fin dilinde serseri,toplumdan dışlanmış (outcast) anlamına geliyor.Bu konudaki diğer bir itiraz da lapp kelimesinin “yama” anlamına gelmesidir. Bu sözcük, rengarenk giysileriyle dikkat çeken Samilerle alay etme amacıyla kullanılmıştır.
4000 yıldan daha uzun süreden beri bu bölgede yaşamış olan Samiler ,Ortaçağda oldukça büyük bir nüfusa sahiptiler. Ulus-devletleşme sürecinde Norveç,Finlandiya,İsveç ve Rusya devletleri tarafından içerisinde bulundukları toprakların egemen dillerinde ve kültürlerinde yaşamaya zorlandılar.
Toplumsal farklılıkların ortadan kaldırılarak homojen bir ulus yaratılması dünyanın birçok yerinde yaşanılan bir süreç. Acıları,bölünmüşlüğü,çaresizliği içinde barındırıyor.Farklı dilleri ve kültürleri asimile etme eğilimi ,tüm ulus devletlerin tarihinde yaşanan bir gerçek ve her zaman haklı koşullara ‘’dayandırılıyor’’.
Samileri hegemonyası altına alan Hıristiyanlık onların köklerinden gelen Şamanizmi şeytani bir sapma olarak nieleyerek yasaklamış.Çocuklarından belki de en başta kendilerinden saklamak zorunda kalmışlar geçmiş kültürlerini.
Mari’nin kendisini Sami olarak tanımlaması pek kolay olmamış. Gençlik yıllarımda Norveçli ve Avrupalı olarak görmek istedim kendimi ,geldiğim kültürü unutmak istiyordum diyor. Müzikle tanışıncaya kadar böyle ilerlemiş süreç ancak onunla tanıştıktan sonra işler değişmeye başlamış. Nereden geliyoruz ,niçin bu haksızlıklar soruları üzerinde düşünmeye başlaması bu döneme rastlıyor.
John Lennon’ın ‘’İşçi Sınıfı’nın Kahramanı’’ şarkısı bu sorgulamanın önünde yeni bir ufuk açtı ve buradan hareketle Norveç okullarında yetiştirilen ve kendi geçmişlerinden nefret etmeyi öğrenen Sami çocukları ile ilgili bir şarkı yazdım diye ekliyor.
Şamanizm
Müziğimde Şamanizmi hissediyorum ,geçmiş kültürümle bu yolla içiçe geçebiliyorum.Bu ruhani bir alan bir çeşit trans ve insana kendini çok iyi hissettiriyor.Çok güçlü bir enerji veriyor bana.Geçmişten süzülen bu inançta ruhunuzuiyileştiren ögeler var.Bunu sözcüklerle ifade edemiyorum ,müziğimle dile getirebiliyorum diyor.
1980’lerin başındaki “Gula Gula “albümü bir manifesto aslında kimliğin açıkça ortaya konuluşu.Kapağında kar baykuşunun sarı gözleri ve geleneksel kıyafeti ile geçmişten gelen bir Sami,bir şaman var karşımızda…
Gula Gula: Yaratanların sesini dinle Duy Sana dünyanın kirlenmesine nasıl izin verdiğini soruyorlar zehirlenmesine tükenmesine nereden geldiğini hatırlatıyorlar duyuyor musun? Dünyanın annemiz olduğunu Onun yaşamını alırsak Bizimde onunla öleceğimizi Tekrar hatırlatıyorlar Duyuyor musun?
Geleneksel Sami şarkılarının merkezinde Joik vardır . Joik bazen sözlü bazen de sözsüz olarak bir kişiyi veya bir yeri tanımlamak için insan sesinin bir enstrüman gibi kullanıldığı bir müzik .Mari parçalarından ancak birkaçının geleneksel joik tarzında tanımlanabilir olduğunu fakatbu tarzın çok belirgin olarak tüm müziklerinde yaşadığını ,her zaman bunu içinde hissettiğini söylüyor. Hıristiyan ilahilerle bile harmanladığını söylüyor joik tarzını.
Dengeyi kurmanın zorluğundan dem vuruyor.Protest bir çıkışın ardından Samilerin ezilmişliğine karşı duruş diğer bir riski de beraberinde getirmiş; içe kapanma ve karşıtından beslenen ve yeniden üretilen milliyetçilik. Mari ,Samiler içinde de milliyetçi gruplar varve ben milliyetçiliği sevmiyorum diyor. Geçmişiyle gurur duymak kabul edilebilir ancak gururla kibir arasında ince bir çizgi var ,milliyetçilik bu çizginin ötesi .’’Biz sizden daha iyiyiz’’ noktasına gelirseniz, karşı durduğunuz baskıcılardan,kolonicilerden farkınız kalmaz diye ekliyor.
Boine grubu Sami kültürünün izlerini sürüyor bunu yaparken Hintli üstad Subramaniam’ın öğrencisi Güney Afrikalı Carlos Quispe, kemancı Hege Rimestad gibi müzisyenlerle diğer kültürleri içine alan,dünyaya açılma kaygısı taşıyan bir çizgi izliyor.
Marisahnede sarı gözlü kar baykuşunun kanatlarında geçmişini, atalarını müziğinde hissederken vücut dili ve sesi bir Şaman’ı getiriyor gözlerimizin önüne.